KÜNYE
Orijinal Adı : Zapiski iz Podpolya
Yazar : Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
Orijinal Dili : Rusça
Çevirmen : Nihal Yalaza Taluy
Yayınevi : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Günlerdir bilgisayarın başında bu
kitabı anlatabilmek için -tanıtmak mı, haşa; Dostoyevski’nin benim tanıtımıma
ihtiyacı yok- oturup duruyorum, yazıp yazıp siliyor ardından baştan başlıyorum…
Normalde bir kitaptan bahsederken biraz olay örgüsü, biraz karakter analizi, az
biraz da yazar ve çeviri bilgisi ile kotarabilirsiniz bu işi, öyle pek de zor
bir şey değildir. Ama büyük yazarlar için bu formül işlemiyor çünkü büyük yazar
olmalarının bir anlamı var. Onları “büyük” yapan şey her ne ise elinizi ayağınızı
bağlıyor sanki, hangi pasajı alsanız bir diğer kısmı eksik kalmış gibi
hissediyorsunuz. Adeta özetleyemiyorsunuz kitabı çünkü ancak bir bütün halinde
bir anlam taşıyor o kitap, ancak bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekiyor
ki aksi halde yakıştıramıyorsunuz yazdığınız hiçbir yazıyı o esere.
İşte, Yeraltından Notlar da aynen
böyle anlatılması –özetlenmesi- zor bir kitap. Tek bir olay/durum anlatmayan, bir
adamın hayata karşı duruşu, olayları herkesten farklı algılayış şekli ve bu derin
algılamanın onu sürüklediği doğal sonuçlara dair boyutu küçük ama etkisi büyük
bir kitap.
“Ben hasta bir adamım. Kötü bir
adamım… Suratsız bir adamım ben.” diye başlar Dostoyevski 1864'te yazdığı bu romana ve bütün
kitap boyunca bu –kendi deyimiyle- hasta, suratsız ve kötü adamın içsel
tartışmalarına, neden bile bile kendini uçuruma sürüklediğine, hayatta neden
kaybettiğine dair çarpıcı saptamalarını okutur size.
Dostoyevski daha kitabın ilk
sayfasında bir dipnot olarak verir yapmak istediğini, üzerine pek söz söylemeye
gerek yok aslında:
“Gerek “Notlar” yazarının, gerek
“Notlar”ın tamamen hayal mahsulü olduğu şüphesizdir. Bununla beraber,
çevremizdeki insanların üzerinde biraz düşünülürse, bu notların yazarı gibi
şahısların aramızda bulunmasının yalnız mümkün değil, muhakkak olduğu
anlaşılır. Ben sadece pek yakın bir zamanın sıradan bir tipini daha açık olarak
kamu huzuruna çıkarmak istedim. Bu, henüz hayatta olan kuşağın tiplerinden
biridir…”
Gelelim yapıta...
Kitap, Yeraltı ve Notlar diye iki ana kısımdan oluşuyor.
Kitap, Yeraltı ve Notlar diye iki ana kısımdan oluşuyor.
Yeraltı bölümünde, artık 40’lı
yaşlarına gelmiş ve geçirdiği ömrün sonuna yaklaştığını düşünen –o dönemler
için 60’lı yaşları görmek bile bir hayaldi- ve geriye dönüp bakınca yaşadığı
(!) koca 40 senenin nasıl geçtiğini, bu süreçte neler gördüğünü tekrar tekrar
zihninde canlandıran –benim deyimimle- içine kapanık, hassas ve utangaç bir
adamın karakteri, fikirleri ve hayata bakış açısı anlatılır.
Bu kısımda hayattaki pek çok şeye
dair bu isimsiz kahramanımızın görüşlerini bulabilirsiniz. Kimi zaman isyan
eder dünyaya, kimi zaman bazı şeylerin neden öyle olduğunu açıklar size nüktedan
diliyle… Tek bir tanesi anlatmak ona saygısızlık olacaktır o yüzden kesip
biçmek istemiyorum ama beni en çok etkileyen yerin "fazlasıyla asil, derin
düşünen ve üstün anlayışlı bir kimse” olduğunu bildiğinden hayatta kaybettiğini söylediği kısım olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.
“Baylar, yemin ederim ki, her
şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık.” –
syf. 7
Yüzünüze gülüp arkanızdan iş
çevirenleri, dedikodunuzu yapanları, “asıl amacı belli” dostlukları ve –maalesef-
bunların hepsini anlamanızı, hatta sık sık içine düştüğünüz "anladığınızı gösterip yalnız kalmak mı" yoksa "anlamamazlıktan gelip sahte bir oyunda –tıpkı diğerleri gibi- piyon olmak mı" ikilemini hatırlatıyor insana... Ne de güzel söylemiş
Dostoyevski diyorsunuz; her şeyi anlamak gerçek bir hastalıktır.
Neyse, biz kitaba dönelim.
“Notlar” adını verdiği ikinci
kısımda ise, bu biraz arızalı, çokça utangaç adamın sözü edilen bu “talihsiz”
karakter özellikleri ile nasıl bir hayata mahkum olduğuna ilişkin notları okurken buluyorsunuz kendinizi. Birtakım erdemlere sahip, utangaç, içine
kapanık ve hassas bir bünyenin hayatta nelerle karşılaşacağını, nerede nasıl
davranacağını çok güzel örnekliyor Dostoyevski. Gerçi bunu söylememe gerek var
mı onu da bilmiyorum, zira Dostoyevski’nin karakter yaratmada bir numara olduğu zaten bütün dünya tarafından kabul edilen bir gerçek.
Oğuz Atay |
Atay’ın Dostoyevski’den fazlasıyla etkilendiği açık bir gerçek olmakla beraber kimilerine göre "Yeraltı Adamı" olarak nitelendirilebilecek bu isimsiz karakter –bana kalırsa- tıpkı bir Selim Işık. Atay; bu fazla hassas, utangaç, gururlu, derin düşünen, yaşadığı her şeyi kafasında tekrar tekrar kuran, hayallerinde bütün dünyaya savaş açabilecek kadar cesur ama gerçekte bir topluluk önünde bir şişeyi dahi kaldıramayacak kadar pısırık ve eninde sonunda tutunamayarak “canlı hayat”tan vazgeçip kendi “yeraltı”nda kitaplarıyla yaşayan ve hayatı yalnızca kitaplardan öğrenen bireylerin yaşam tarzını kısaca “Selimlik” olarak niteler. Her şeyi tek kelimeyle anlatan ne de güzel bir tanımlamadır bu… İşte bizim isimsiz karakterimiz de Selimlik’i yaşar ve -doğal olarak- Selim’in karşılaştığı sıkıntıların aynılarıyla karşılaşır.
“Henüz on altı yaşında olduğum
halde kabuğuma çekilmiş, onları hayretle inceliyordum; daha o zamanlar bile
görüşlerinin darlığı, uğraştıkları şeylerin, oyunlarının, konuşmalarının
manasızlığı beni hayrete düşürüyordu. O kadar önemli olayları fark
edemedikleri, insanı etkileyen, hayrete düşüren konulara ilgisiz kaldıkları
için, ister istemez onları kendimden aşağı saymaya başladım.” – syf. 72
“Bizi tek başımıza bırakın,
elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden
yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz.” – syf. 139
Ayrıca, tıpkı Atay’ın Dostoyevski’den
etkilenmesi gibi, Dostoyevski de kendinden bir önceki neslin önemli Rus
edebiyatçılarından Gogol’dan etkilenmiş gibidir, zira kitapta Gogol’ün en önemli eseri Ölü Canlar'a sık sık atıfta bulunulur.
Yazın özelleri açısından, Yeraltından Notlar, oldukça
bunalımlı ve kaotik bir yapıt olmasına rağmen, nüktedan dili sayesinde okunması
kolay bir kitap. Bendeki kopyası İş Bankası Kültür Yayınları’na ait bir
çeviriydi ve tek kelimeyle mü-kem-mel idi! Neredeyse kendimi orijinal dili
Türkçe olan bir kitabı okuyor zannedecektim. Herkesin dediği gibi, dünya klasikleri
için tek adres: İş Bankası Kültür Yayınları – Hasan Ali Yücel Serisi!
Özetle, Dostoyevski’yi bizim
bildiğimiz anlamda Dostoyevski yapmaya başlayan, ardından gelecek “Suç ve Ceza”
– “Budala” – “Karamazov Kardeşler” gibi dev eserlerin tohumlarını atan ilk
kitaptır Yeraltından Notlar. Bu nedenle Rus edebiyatı açısından da önemli bir
yere sahiptir. Kitaplarını yazarken yüzyıllar sonra bile adından
bahsedileceğini tahmin ediyor muydu Dostoyevski bilmiyorum ama kitaptaki şu
cümle beni okurken güldürmedi değil:
“Evet, sadece üslup meselesidir,
yoksa yazdıklarımı kimse okumayacak. Bunu açıkça söyledim zaten…” – syf. 43
Sadece Dostoyevski sevenlerin
değil, Oğuz Atay’ı ve dahi yeraltı edebiyatını sevenlerin de mutlaka okuması
gereken bir başyapıt. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Okuduğum ilk Dostoyevski kitabıdır. Ve daha önce Dostoyevski okumayanlara bu kitapla başlamalarını tavsiye ediyorum.
YanıtlaSilAynen ben de bu kitabın başlangıç için iyi olacağını düşünüyorum, zaten "Dostoyevski'yi bizim bildiğimiz anlamda Dostoyevski yapmaya başlayan ilk kitaptır" diye yazmıştım. Yorumunuz için teşekkürler :)
SilBu kitabı okuduğumda Dostyevski'nin fikir dünyasına hayran kalmıştım. Özellikle şu cümlesi aklımdan hiç çıkmaz, "Bir kadının yaşadığı hayattan kurtulması için bir kurtarıcı-beyaz atlı prens beklemesi onursuzluktur" Vesselam...
YanıtlaSilKatılıyorum, Dostoyevski çok derin düşünen ve bu düşüncelerini çok etkili ifade edebilen bir yazar.
SilYeraltından Notlar; gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır.
YanıtlaSilYalnızlık, öfke ve aşağılanma duygusunun okuyucuya başarılı bir şekilde hissettirildiği bu eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
Kitaptan gözüme takılan, sevdiğim alıntılar:
❝Ant içerim ki, her şeyi tam anlamıyla algılamak, bir hastalıktır.❞
❝Yüreği temiz olmayan kimsenin anlayışı da tam olamaz.❞
Devamını bloğumda bulabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/fyodor-mihaylovic-dostoyevski-yeraltindan-notlar-kitap-yorumu/